daha kopegin birsey yapmasina gerek kalmadan, oyle bir can havliyle duvara tirmanmaya basladim ki, ucu
bucagi bitmez gibi gorunen uzun mu uzun hastane duvarlarini, duvarlara islemis otlarin da yardimiyla
tirmanivermistim. gordugum seyin gercekten o kopek oldugundan emin olmak icin yeniden assagi bakmayi
dusundum, ama sonra bunu yapmaktan vazgectim. sayet gordugum sey o kopek ise, -ki bundan adim gibi
emindim- onu bir daha gormek istemedigimden emindim. ancak acaba hastanenin bahcesinde ne isi vardi?
diye dusunmeden de edemedim... \\\\\\\ duvari tamamen tirmanip, son engelden de kendimi disari
attiktan sonra, sokakta kaldirimda buluverdim kendimi. -vay anasini lan, dedim. aklimi kacirmak uzere
olmama ragmen, sokakta, disarda, ozgurce dolasabiliyor olma duygusu, oylesine buyuk bir keyif veriyordu
ki, bagira cagira sarki soyleme istegi uyandiriyordu icimde. elimin terlemis olmasina hic aldiris etmeden,
dosyayi kaybetme korkusundan siki siki tutuyor, bir an olsun dikkatimi oradan ayirmiyordum. seri adimlarla
caddenin karsisina gectikten sonra, kendimi sehir mezarliginin kapisinda buluverdim. "bu kadar kolay
olacagini bilmiyordum.." dedim kendi kendime.. hemen telefona sarildim, bulusabilmek icin kuzeni aramaliyim
diye fakat cok gecmeden telefonun sarjinin bitmis oldugunu gordum. buyuk sehir kabristanina girer girmez bi
urperti kaplamisti icimi.. olumun butun soguklugu burada, geleni geceni avlamak istercesine pusuya yatmisti
sanki.. kabristanin butun kabirleri agizlarni sonuna kadar acmis, siradakini bekliyorlardi.. safak sokmek
uzereydi ama bir turlu bitmiyordu bu gece.. safak sokene ve kuzeni bulana kadar burada bekleyecektim
mecbur. birden kulagima carpan bir serzenis, bir mirilti, daha dogrusu aglamakli bir ses.. birileri aglar gibi,
agit yakar gibi kendi kendine soyleniyordu.. cok degil, sadece dokuz on mezar kadar ilerde, kucuk, minik bir
mezarin basinda,arkasi donuk carsafli, yasli basli oldugu sesinden anlasilan bir nene, agit yakiyordu.. ancak
gecenin korunde bu saatte burada agliyor olmasi ayri bir tuhaf olan nenenin, konusmasi da bir tuhaf geliyordu
kulaga.. buyuk ihtimalle agit yakmakta oldugundan kulaga bu sekilde geliyor diye dusundum, tedirginligi elden
birakmayarak. -vay enem enem vay hormiserem gulazim.. gibi ne anlama geldigini anlayamadigim, sadece
vay enem kisminin vay anam oldugunu tahmin ettigim icin agit yakmakta oldugu ihtimaline vardigim seyler
soyleyen bu ihtiyari, birazcik da olsa teselli etmek istegi dogdu icime.. -yazik.. dedim. kimbilir nesini kaybetti,
nesi oldu de bu agitlari yakiyor.. yasli kadin durmadan dizlerini dovuyor, ne anlama geldigini bilmedigim
seyleri tekerleme gibi tekrar ediyordu. ayaga kalktim, kadina dogru bir iki adim attigim anda dikkatimi birsey
cekti.. bebek mezarina dogru donuk vaziyette olan ve yine bebek mezariyla konusan kadinin oturdugu yer,
bir baska mezarin mermeriydi ve mezarin tasinda "ayse burgu" yaziyordu. dikkatimi ceken sey ise, bu iki
mezarin etrafi, siyah tek bir cember isaret ile cevrilmisti. yani sanki demir bir cubukla, toprakta bir daire
olusturulmustu ve mezarlar da bu dairenin icinde bulunuyorlardi. tam teyzeye seslenecegim esnada, birden
omzuma bir parmagin dokundugunu hissettim. kan beynimden tamamen cekilmisti, kalp atislarim o kadar
hizlanmisti ki, bir an ciddi ciddi oracikta oldugume inandim. korkunun getirmis oldugu refleks ve panik ile,
gayr-i ihtiyari, disaridakilerin duymasinin mumkun olamayacagi bir sekilde, yani icimden bir euzubesmele
cektim. sabahtan beri mirildanan, agit yakan, kendi kendine turlu turlu seyler konusan carsafli kadin birden
durdu ve sustu. ne kadin arkasini donup bana bakiyordu, ne de ben arkami donmeye cesaret edebiliyordum.
sirtimdaki dokunma hissini yeniden hissettim ve yine arkamdan gelmekte olan bir fisilti duydum: -delikanli...
bayilmak uzere gibi hissediyordum. sirtima dokunup duran kisi en sonunda elini omzuma koydu ve beni
kendisine dogru cevirdi: bakma oraya oglum.. bakma sakin
No comments:
Post a Comment